{Basketbol 2011}

Basketbol 2011 2011 Dünya ve Türkiye Basketbol Haberleri



Archive for Şubat 2011

Koca Bebek'ten Acınası Smaç Denemesi

Posted by YalınCocuk

type='html'>
Link

Az önce biten Heat-Celtics maçının ikinci çeyreğinde topu kapan Glen Davis, fast-break'e çıkıyor. Bomboş bir turnike veya smaç bulacak değil mi? Hayır yanıldınız. Zaten yerden en fazla 4.7 santim havaya zıplayabilen ve bu yüzden NBA'in en çok blok yiyen isimlerinden biri olan Glen Davis, turnike mi bıraksam, smaç mı yapsam derken, yeterince zıplayamıyor ve çift elle turnikeye gitmiş oluyor. Sonuç? Çemberden, en güzelinden bloğu yiyor Davis. Pozisyona dayanamayan Pierce havlunun arkasına saklanmakta buluyor çareyi. Sen bizi güldürdün, Allah da seni güldürsün Koca Bebek.

Heat-Celtics Değerlendirmesi (Verilen Mesaj, Kırılan Umutlar)

Posted by YalınCocuk

type='html'>Dün gecenin en önemli maçında Celtics evinde ağırladığı Heat'i bir kez daha geçerek doğuda zirveyi devraldı. Maçı seyredemeyenlerin, iki takımın sezon içerisindeki diğer karşılaşmalarını seyredebildilerse şayet, pek bir şey kaybetmediklerini söylemek mümkün. Çünkü maç sonu senaryosu yine aynıydı. Celtics skorda çift haneli üstünlüğü yakaladı. Heat ise son periyot boyunca rakibini yakalamaya çalıştı. Hatta önceki karşılaşmalarında olduğu gibi rakibini yakaladı da ama yine kazanamadı. Aşağıda maça dair kritik noktaları maddeler halinde vereceğim ama öncesinde söylemem gereken şeyler var. Takdir edersiniz ki sıradan bir karşılaşma değildi bu ve özellikle Heat açısından önemi çok büyüktü. Çünkü sıfırdan kurulan ve şampiyonluk hedefleyen bu takımın alt etmesi gereken belki de ilk takım Celtics. Playofflara daha çok var ve o zamana kadar elbette birçok şey değişecektir ama Heat adına işlerin mükemmel bir şekilde ilerlemesi halinde Celtics'le eşleşme olasılıkları hayli yüksek. Bu bağlamda önceki iki maçı kaybetmiş olmalarının kendilerini ekstra motive edeceğini düşünüyordum, yanılmışım. Normal sezonda Celtics'e karşı gösterdikleri bu performans belki playoff'ta Heat'in üç büyük yıldızını etkilemez ama geri kalan oyuncuların özgüvenini sarsacak cinsten.

- Nitekim maçtan istatistikler de bu söylediğimi doğruluyor. Zaten hiç bir zaman güvenilir ve maçın gidişatına fazla etki edebilen bir benchi olmadı Heat'in ama eğer hedef şampiyonluksa 3 süper yıldız bile yetmeyebilir bir takıma. Kaldı ki bu maçta yetmedi. Gayet verimli oynayan Wade-LeBron-Bosh üçlüsü haricinde yalnızca 20 sayı üretebildi takımın kalanı. Bu kabul edilir bir durum değil ve oldukça ümit kırıcı. Düşünün sahip olduğunuz bütün silahlar çalışıyor ama yine de kazanamıyorsunuz. Hem de rakibin en önemli oyuncusu kariyerinin en kötü maçlarından birini oynamışken...

- Paul Pierce kariyeri boyunca ilk defa, 25 dakika ve üzerinde süre alıp, 10'dan fazla şut girişiminde bulunduğu bir maçta saha içi isabeti bulamadı. (Maçtan sonra Pierce, ayağında ve elinde küçük sakatlıkları olduğunu söyledi ve kendisinin MR'ı çekildi. Ama bilmiyorum kötü performansını bu sakatlıklara bağlamak ne kadar doğru olur). Buna rağmen Celtics'in maçı almasını sağlayan iki faktör varsa bunlardan ilki bench katkısıdır: Glen Davis-Wafer ikilisi 29 sayı üretti. Heat benchinden yalnızca 9 sayı fazla atmışlar bu mu yani büyüttüğün demeyin, çok kısıtlı dakikarda yaptı ikili bu istatistikleri. Kaldı ki O'Neallar, Daniels falan yok henüz takımda. İkincisi ise Rajon Rondo...

-Belki Celtics bünyesinde çok fazla yıldız var ama bu adam olmadığında her şey dağılacak hissi mevcut bende. Bir takım bu kadar iyi idare edilir, bir oyuncu bu kadar takımına katkı sağlayabilir. 11 sayı-10 ribaund-10 asistle kıyısından da olsa triple double yaptı Rondo ama esas önemli istatistik topla bu kadar haşır neşir olan bir oyuncunun yalnızca 1 top kaybı yapmış olması. Tüm bunlar yetmez gibi bir de Rivers'ın ilginç stratejisi üzerine LeBron'un savunmasını aldı. Kene gibi yapıştı LeBron'a ve fiziği nispetinde başarılı olduğu da söylenebilir bu eşleşmede. Hatta gerek oyun içi gerek oyun dışı öyle hareketler yaptı ki illallah ettirir insana. (Laf aramızda bize de güzel malzemeler çıkardı, gün içerisinde blogda yer vermeyi düşünüyoruz)

NBA'de Bugün - 13.02.2011

Posted by YalınCocuk

type='html'>Heat 82 - Celtics 85
Doğu'nun en tepesindeki iki takımın mücadelesinde daha önce 2 kez olduğu gibi gülen taraf Boston Celtics oldu. Heat maç öncesi Doğu'da liderliğe yükselmiş ve liderliğini korumaya çalışacaktı ancak mağlubiyet Celtics'i yarım adım öne geçirdi. Heat ve Celtics için asıl mesele zaten Doğu'da liderlik maçı değil olay. Heat şampiyonluk yolundaysa en büyük rakibi Celtics ve normal sezonda oynanan 3 maçta şu an rakiplerini geçebilmiş değiller. Önlerinde play-off öncesi bir maç daha olacak bakalım Heat o maçıda kaybederlerse olası bir play-off eşleşmesinde psikolojik olarak dezavantajlı konumda olacaktır. Dün gece son çeyrek Celtics'e 11 sayı izni ermesine rağmen kazanmayı başaramadı Miami. Celtics'te Rondo 11 sayı-10 ribaund-10 asist ile triple-double yaparak dikkat çekerken, Garnett 19 sayı-7 ribaund ile karşılaşmayı noktaladı. Celtics'in eline belkide en çok güvendiği isim olan Pierce bu maç 0/10 isabetle kalarak şaşırttı izleyenleri. Heat cephesinde ise Bosh sürpriz olarak ön plana çıktı. 24 sayı-10 ribaund ile etkili olurken James ise 22 sayı-7 ribaund-7 asist ile mücadele ettiler ancak takımlarını galibiyete taşıyamadılar. Son dönemde Heat'in iyi performansı takımın geneline yayılmıştı ancak dün gece gördük ki yine Wade-James-Bosh sazı eline alıyor ve yan parçaalr etkinliğini kaybediyor. Heat'in bu mevzuya da çözüm bulması şart.

Thunder 94 - Warriors 100
Play-Off şansı mucizelere kalan Golden State mücadelesine devam eden takımlardan. Dün gece evinde Thunder'ı ağırlayan Warriors güzel basketbolun sonunda galibiyete ulaşarak önemli bir galibiyete imza attı. Kısaların hüküm sürdüğü Golden State'te boyalı alan sayıları Thunder'a göre oldukça fazlaydı. Ellis 33 sayı-7 asist üretirken ekürisi Curry 23 sayı-13 asist ile mücadele etti. Uzun rotasyonunda belki de ele avuca gelir tek isim olan Lee ise -Biedrins son dönemde çok formsuz- 19 ribaund ile sezonun en yüksek rakamına ulaştı. Thunder cephesinde ise Durant 29 sayılık katkısıyla iyi bir performans sergiledi ancak galibiyeti getiremedi. Thunder'ın tek tesellisi sıralamada kendisine yakın bir takım bulunmadığından telafisi olan bir yenilgi almış oldu.

Lakers 75 - Magic 89
Zorlu deplasman maçlarını bir bir atlatan Lakers son durağı olan Orlando'dan mutlu ayrılamadı. Üst üste zor ve yorucu deplasman maçları oynayan ve hiçte kolay olmayan bir fikstüre sahip olan Lakers, yüksek tempoda geçen Knicks maçından 1.5 gün sonra Magic deplasmanına çıktı. Yorgun hali göze çarpan sarılarda çoğu isim tel tel dökülürken dördüncü çeyreğin hemen başında maçı kopartmayı başarıyordu Orlando. Seyir açısından üst seviye bir mücadele olmadı belki ama pota altındaki yaşanan arbede, çaba ve hırs açısından izlenilir bir maçtı. Gasol-Bynum ikilisine karşı oynayan Howard 31 sayı-13 ribaund-3 asist-3 blok ile maçın kahramanı oldu. Üstelik Howard faul problemi nedeniyle maçın bazı bölümlerinde kenardaydı. Hidayet ise 9 sayı-3 asist ile galibiyete katkı sağladı. Lakers cephesinde Gasol hiç gününde değildi. Buna rağmen Bynum'un 17 asyı-9 ribaundluk performansı takımı bir noktaya kadar taşısa da galibiyeti getirmedi.

Blazers 105 - Pistons 100
LaMarcus Aldridge... Başka açıklaması yok şu maçın. Play-Off yolunda kazanması gereken bir maçı son bölümdeki Aldridge aşısıyla kazanmayı başardı Portland. Detroit'in de kısaları ile oldukça iyi oynadığı karşılaşmada Aldridge 36 sayısıyla galibiyeti getiren isim oldu. Portland'ın 25 ribaund ile maçı bitirmesi maçın sıkıntıda geçmesine neden oldu özellikle Portland açısından. Detroit'te bench maç boyu verimli katkı verirken Gordon raksayıyla benchten gelerek gösterdiği performansla dikkat çekti. T-Mac ise 16 sayı-5 asist ile başarılı bir performansa imza attı. Detroit'in kısalarına karşı mücadele eden Matthews ise 26 sayı ile galibiyette önemli bir pay sahibiydi.

Kings 113 - Suns 108
Phoenix Suns ağır yara aldı kendi evinde. Bu sezon play-off iddiasındaki ciddi takımları yenme başarısı gösteren Kings bu kez play-off kovalayan Suns'ıdeplasmanda devirerek Suns'ınplay-off umutlarını azalttı. Portland ve Memphis'in kazandığı gecede onların gerisindeki Suns'ın kaybetmesi ve farkın açılması hiçte iyi karşılanmamıştır Arizona'da. Sacramento'da Cousins oynatılmazken yerinde oynayan Dalembert 18 sayı-15 ribaund ile galibiyeti getiren performanslardan biriydi. Benchten gelen Landry ise 20 sayı-10 ribaund ile double-double yaptı. Suns cephesinde ise Nash her zamanki gibi takımını sırtlayan isim oldu ancak bu kez galibiyete ulaştıramadı takımını. Nash 22 sayı-18 asist üretti ancak Phoenix mücadeleden mağlup ayrıldı. Rakiplerinin kazanmasıyla bu sadece bir mağlubiyet olarak görülmemeli onlar adına.

Nuggets 108 - Grizzlies 116
Portland'ın kazandığı gecede takipçisi Memphis'in zorlu Denver karşısında galip gelmesi önemliydi. Üstelik maç boyu geriden skoru takip eden Memphis son çeyrekte 34-18'lik bir skor yakaladı ve geri dönüş ile maçı kazanmayı başardı. Pota altında 58 sayı üreten Memphis sayılarının yarısını boyalı alandan bularak dikkat çekti. Ribaund konusunda da rakibine dönem dönem sağladığı üstünlüklerle galibiyete ulaşmayı bildi Memphis. Memphis'te en skorer isim benchten gelerek 24 sayı üreten D.Arthur oldu. Rudy Gay ise 23 sayı ile galibiyeti getiren performanslardan birine imza attı. Denver cephesinde ise Melo'nun 28 sayılık performansı galibiyete yetmedi.

Wizards 115 - Cavaliers 100
Ve Cleveland'ın mağlubiyet serisinin sonlanmasının ardınadn bir diğer uzun seri olan Wizards'ın deplasmanda kazanamama serisi de son buldu dün gece. Wizards deplasmanda Cavaliers2ı üstün bir oyun sonunda geçerek bu sezonki ilk deplasman galibiyetini elde etti. Maçın hemen başınad skorer oyunuyla farkı açan Wizards'ın performansına bir de Cleveland'ın felaket derecedeki salaş performansı eklenince farka giden bir maç oldu ve Wizards galibiyete rahat ulaştı. Young 31 sayı ile galibiyeti getirirken, çaylak Wall 19 sayı-14 asist üreterek başarılı bir performans sergiledi. Wizards'ta ayrıca Josh Howard uzun bir aradan sonra forma giydi ve 16 sayılık katkı sağladı. Cleveland'da kötülerin iyisi 21 sayısıyla Jamison oldu ancak bu galibiyeti getiren bir performans olmadı.

Clippers 93 - Raptors 98
Lige havlu atan iki takımın mücadelesinde gülen taraf ev sahibi ekip Raptors oldu. Bu sezon Bosh2un yokluğunda Toronto'nun bir kazancı varsa oda şüphesiz Ed Davis olacaktır. Dün gece oyunda olduğu dakikalarda Clippers uzunları karşısıdna oldukça iyi durdu ve başarılı bir performansa imza atarak 13 sayı-14 ribuand ile karşılaşmayı tamamladı. Bargnani 27 sayıyla galibiyeti getiren isim oldu ancak 21de 9 isabetle bu skoru bulması bizlere 'klasik Bargnani işte' dedirtmekten öteye gitmiyor. Clippers cephesine bakacak olursak 21 sayı-15 ribaund ile oynayan Griffin takımını sırtlayan isimlerden biriydi ancak galibiyeti getiremedi.

Düdük mü İstiyorsun? Al Sana Düdük

Posted by YalınCocuk

type='html'>
Link

Dün geceki Heat-Celtics maçında çok fazla malzeme çıktı. Bugün blog'da bol bol video olacak gibi duruyor. Bu da beni güldüren pozisyonlardan biri. Rondo, karşısında House'u bulunca post-up yapmak istiyor. Nedense House'un elini koymasından rahatsız oluyor ve faul istiyor hakemden ısrarla. Faul olmayan pozisyonda hakeme illa faulü göstereceğim diye kasarken hangi pozisyonda olduğunu unutuyor. 5 saniye boyunca sırtı dönük potaya doğru yaklaşınca hakem de "Düdük mü istiyordun, al sana düdük" diye ihlali çalıyor... Benim anlamadığım Rondo'nun niye faul istediği. Çünkü House sadece elini koyuyor sırtına ve hiçbir ihlalde bulunmuyor.

Bu sene TV'de yayınlanan bir maçta daha görmüştük bu düdüğü ama çıkaramadım şimdi kime çalındığını, belki hatırlayanlardan biri yazar.

Doğru Perde ile Kural Dışı Perdenin Farkı

Posted by YalınCocuk

type='html'>
Link

Son zamanlarda Garnett'in imza attığı bazı hareketleri ve olayları blog'da yazdık. Tabii ki bahsettiğimiz oyuncu bir süper yıldız ve pek çok hayranı var, bu hayranlardan bir kesim, hemen bizi Garnett düşmanı ilan etti. Ama elbette yok öyle birşey. Ne alıp veremediğimiz olacak ki Garnett ile. Mesela ben basketbolda iyi savunmaya hasta olduğum için, Celtics'e takım olarak sempati duyuyorum. Ama Garnett bu tarz hareketler yaptıkça ona karşı olan sinirim katlanıyor adeta.

Videoda izleyebilirsiniz: Önce Ilgauskas kurallar dahilinde bir perdeleme yapıyor ve Rondo yere düşüyor. Burada bir sorun yok. Ancak Garnett orada faul olduğunu düşünmüş olacak ki, "Dur şunlara bir mesaj vereyim" diyerek Mike Miller'a beyin sarsıntısı yaşatıyor. %90 hatta daha da büyük bir oranda pozisyon yorumlarına katıldığım Jeff Van Gundy, Garnett'in perdelemesiyle ilgili "Hiçbir şey yok tertemiz perde" dediği anda o kadar şaşırdım ki anlatamam. Çünkü Garnett sadece omuzunu çıkarmakla kalmıyor, aynı zamanda gayet güzel vuruyor Mike Miller'a omuzuyla. Zaten başka türlü, yatay olarak ağır sayılacak bir şekilde kayan Mike Miller'ın Garnett'e çarpıp sersemeleme ihtimali bir hayli düşük olurdu. Adam baya baya omuzla vuruyor Miller'a. Açı sizi yanıltabilir, özellikle 01:01'deki açıdan bakarsanız, Garnett'in vurduğu açıkça görülüyor. Zaten aynı pozisyonu izleyen Celtics seyircisinin tepkisinden bile anlayabiliyorsunuz Garnett'in yaptığını.

Ardından Wade'in yaptığı şey işte aslında Garnett'in kafasında sözde yaptığı şey: Takım arkadaşına sahip çıkmak. Ancak buna sportmenlik dışı faul çalmak biraz ağır sanki. Yaptığı şey rakibini itmek. Arada sırada ribaund pozisyonlarında gördüğümüz, sık sık faul ile geçiştirilen bir pozisyon. Yine de Wade'in hareketi biraz uç noktada olduğu için pek eleştiremiyorum bu kararı.

Casus Rondo

Posted by YalınCocuk

type='html'>
Link

Verdiğim Garnett-Wade videosunda hakemler toplanıp karar vermeye çalışırken, ufak çaplı, gayri-resmi bir mola düzenleyen Heat takımına doğru sokuluyor Rondo. Bir aslanın, avına yaklaştığı gibi yaklaşıyor adeta. Evet hareketleri sempatik sayılabilir, aynı zamanda komik de bir olay ama yaptığı hareket yanlış. Mola alınmamış bile olsa, rakip takımın taktik tahtasına böyle dalga geçercesine bakmaya çalışmak bence çok da hoş bir hareket değil. Heat oyuncuları da "Yürü git oğlum" diye ittiriyorlar kendisini zaten. Ayrıca olay sırasında Doc Rivers'ın 3-4 kere Rondo'yu geri çağırdığını, işe yaramayınca onu oradan alması için Ray Allen'ı yolladığını da söyleyeyim. Yani aslında mola alınmadığı için Rondo'nun parkenin istediği bölgesinde dolaşma hakkı var kurallara bakılırsa ancak herkes farkında olayın yanlışlığının. Amacı belki taktikten birkaç şey kapmak, belki tamamen rakibin kafasını bozmak, belki de ikisi birden ama hangisini seçerseniz seçin, fair-play'e yakışmadığı kesin. Ama güldüm mü, elbette ben de güldüm orası ayrı.

Gecenin Hareketleri - 13 Şubat

Posted by YalınCocuk

type='html'>
Link

Uzun zamandır görünmüyordu bu listede, özlemişiz Wilcox'ın sert smaçlarını. Onun bir önünde Thunder savunması hazırlıksız yakalanmış yoksa Monta'ya kolay kolay vurdurmazlardı o smacı. Blodsoe'nun reverse ve devamındaki turnikesi güzel. Zaten yetenekten yana sorunu yok bu çocuğun ama biraz da kafası çalışsa. Eyenga da günün smaççılarından. Madem şut atamıyorum deyip bu yola başvurmuş olmalı. McGee'nin üzerinden fena kapatmış. 2 numarada J.R tahmin edebileceğiniz üzere yine yukarılarda dolaşıyor. 1 numarada ise alışkın olduğumuz bir isim var. Pozisyonun başında Baron'ı görüp Griffin'i görmeyince şaşırmıştım, anca gelebilmiş çaylak yıldızımız.

Wizards'tan Sürpriz Galibiyet

Posted by YalınCocuk

type='html'>

Son dönemde Cleveland ile beraber tek tek saydık mağlubiyet serisinde. Belki o seri kadar etkileyici değil ama ligin başladığı Ekim sonundan bu yana 3.5 ay geçti ve bu süre zarfında Wizards oynadığı 25 deplasman maçında galibiyet yüzü görememişti. Dün gece mağlubiyet serisini de sonlandıran kafaca rahat Cavaliers'a konuk oldular ve sezonun ilk deplasman galibiyetini almayı başardılar.

Bu dış saha konusu o kadar mühim ki Wizards'ın dış sahada kazanacağı 5-6 ekstra maç ile belki de onları şu anda play-off yarışında izleyecektik. Bu serinin devam ettiği sıralarda özellikle Wizards'ın dış saha maçlarını izlemeye özen gösterdim. Cidden üzerine tez yazılabilecek bir basketbol izliyordum sanki. Maçın ilk bölümlerinde çok rahatlar ve iyi bir şekilde maçı götürüyorlar ancak işlerin kritikleştiği el yakan topların geldiği analrda bu süregelen serinin üzerlerinde oluşturduğu baskıyı da eklersek Wizards için maç o noktada kopuyor. Dış saha da çok çok basit hatalar çok yanlış şut seçimleri ve titreyen eller ile Wizards galibiyete ulaşma konusunda çok sıkıntı çekti. Dün akşam onlar adına fazla ekstra oldu. Maçın ilk bölümünde yine bolca şut soktular iyi bir günlerindeydi ancak onlara cevap verebilecek bir Cavaliers yoktu parke üzerinde. Maçın belli bölümlerini takip ettim öyle basit Cleveland top kayıplarına rastladım ki aman aman. Wizards daha ikinci çeyrekten bu maçı kazanıyorum mesajını verdi zaten. Cleveland'ın Amerikan sporları tarihine geçen uzun mağlubiyet serisinin ardından Wizards'ın da sonunda deplasmanda galibiyet almasıyla bu seri de son bulmuş oldu.

Küçük Detaylar - 15 (Peja 4. Sırada)

Posted by YalınCocuk

type='html'>Başlık çok uzun olmasın diye yarıda kestim ama açık olmadı böyle de. Efendim açıklayayım, Cumartesi gecesi Rockets karşısında 4 adet üçlük atan Peja, Dale Ellis'i geride bırakarak tüm zamanların en fazla üç sayı isabeti bulan 4. oyuncusu oldu.

Kabul ediyorum, henüz birkaç gün önce Ray Allen'ın aynı kategoride kırdığı rekordan sonra biraz yavan duruyor ama olsun yine de büyük başarı Sırp oyuncununki. Ayrıca Peja'nın kariyer üçlük ortalaması %40 civarında ve gayet iyi bir yüzde bu. Bulunduğu takım bu alandaki istatistiğini geliştirmesine pek elverişli değil ama hala kendisine kontrat verebilecek bir takım bulabiliyorsa umut var demektir. Aynı kategoride Peja'nın bir önünde Kidd'in olması da güzel bir tesadüf olmuş. İster misiniz asist konusunda cömertlğiyle bilinen Kidd, kendisini geçmemesi için Peja'ya fazla pas vermesin. Şaka bir yana bu sezon yetmeyebilir Peja'nın Kidd'i geçmesi için. Maç başına 1 üçlük fazla atması lazım Kidd'den çünkü.

Noah Dönüyor

Posted by YalınCocuk

type='html'>
15 Ekim'de oynanan Toronto maçında sağ el baş parmağından şanssız bir sakatlık geçiren ve o parmağından ameliyat olan Noah yine bir Toronto maçıyla parkelere dönmeyi planlıyor. İlk sakatlandığında 10 hafta deniyordu sakatlığın iyileşme süresi için ancak 12 haftayı geçecek gibi duruyor. Ancak tabii Chicago için burada önemli olan Noah'ın %100 sağlıklı bir şekilde parkelere dönmesi olacaktır ki Thibodeau'nun açıklamaları da bu yönde. Bu arada şu an için Noah'ın 5'e 5'lerde tam olarak oynamadığı ancak gün geçtikçe daha iyi olduğu da yazılanlar arasında.

Sezona müthiş başlayan ve Boozer'ın olmadığı dönemde oynadığı ilk 24 maçta sayı, ribaund, asist, top çalma, blok ve saha içi yüzdesinde kariyerinin en iyi rakamlarına ulaşan Noah'ı, sakatlanmasaydı büyük ihtimalle Los Angeles'taki All-Star maçında izleyecektik. Tabii Boozer'ın yanında hiç oynamayan Noah'ın aynı istatistikleri yakalaması çok da kolay olmayacak. Noah'ın yokluğu kağıt üzerinde çok büyük bir kayıp olarak gözükse de Chicago Rose ve Boozer'ın önderliğinde bu 28 maçlık dönemi sadece 8 yenilgiyle geçmeyi başardı. Ayrıca Chicago'nun bu 3 aylık süreçte Miami, Orlando, Boston gibi takımları yenmeyi başardığını da düşünürsek Chicago'nun başarısını daha net görebiliriz. Doğu konferansında herkes Miami, Boston ve Orlando'yu konuşuyor ancak Chicago'nun bu takımlardan en fazla 1 adım geride olduğunu ve olası bir playoff eşleşmesinde hepsine büyük sorunlar yaratacağını düşünüyorum.

14 Şubat Programı

Posted by YalınCocuk

type='html'>

15 Şubat Salı 02:00 / Los Angeles Lakers - Charlotte Bobcats
15 Şubat Salı 02:00 / San Antonio Spurs - New Jersey Nets
15 Şubat Salı 02:30 / Atlanta Hawks - Detroit Pistons
15 Şubat Salı 03:00 / Portland Trail Blazers - Minnesota Timberwolves
15 Şubat Salı 03:00 (NBA TV) / Los Angeles Clippers - Milwaukee Bucks
15 Şubat Salı 03:30 / Denver Nuggets - Houston Rockets

Altı maçın olduğu bir gece ancak program buna rağmen sıkışıklığı görüyoruz. Batı'nın tepe takımlarının deplasman mücadeleleri programda dikkat çekiyor. Lig lideri Spurs Doğu'da çoktan havluyu atan Nets deplasmanına çıkarken, Lakers ise zorlu deplasman maçlarının ardından back-to-back maçında play-off hedefleyen Bobcats'e konuk olacak. Kobe'nin grip nedeniyle bu akşam oynamama ihtimali var. Formsuz Magic'e yenilen Lakers, bugün de Kobe'siz kaybederse yine çalkantılı bir dönem geçirebilir. Portland'da play-off sırasını korumak için Minnesota karşısına çıkacak. Love ve Aldridge'in karşılıklı mücadelesini izlemek keyif verecektir. Blazers'da ise Roy ve Camby dönmeye yakın olsalar da bugün oynamayacaklar. Son aldığı mağlubiyet ile tehlikeli bölgeye gelen Denver ise Houston karşısına çıkacak. Bu iki takımın bir hafta önceki mücadelesinde Martin'iin 37 sayısıyla gülen Houston olmuştu. Öte yandan Ersan vs Griffin eşleşmesinde neler olacağını merakla bekliyorum. Birkaç postere konu olabilir milli yıldızımız.

Nets Murphy'i Takas Edebilir

Posted by YalınCocuk

type='html'>Takas piyasasının en hareketli takımlarından biri şüphesiz Nets. Prokhorov'un takımı satın almasından sonra New Jersey sürekli takas dedikodularının içinde ancak şu ana kadar kendilerinden somut bir hamle göremedik. Carmelo için çok uğraştılar ancak Carmelo'yu bir türlü ikna edemediler. Carmelo sonrasında da takas piyasında oldukları konuşuluyor. Bu sefer de 11 milyon dolarlık konratı sene sonunda bitecek olan Murphy'i ellerinden çıkarmak istedikleri yazılanlar arasında. Bu 11 milyon dolarlık biten kontrat karşısında da gelecek vaadeden genç bir oyuncu veya yine biten bir kontrat istedikleri de gelen haberler arasında.

Açıkçası Nets'in sürekli adının dedikodularda geçmesini anlayabiliyorum. Ellerinde NBA'in en kötü kadrolarından biri var ve bu kadroyu adam etmek için 1'den fazla hamleye ihtiyaç duyabilirler. Buna rağmen kadrolarında bu yaz için biten toplam 20 milyon dolarlık bir kontrat var. (11 milyon $ Murphy, 5 milyon $ Vujacic ve 3 milyon $ Humphries) Bu da Nets'in bu yaklaşık 10 günlük süreçte hamle yapmasa bile yazın özellikle serbest oyuncu piyasasında etkin olabileceğini gösteriyor. Ancak burada asıl önemli olan nokta oyuncuların Nets'e gelip gelmek istemeyeceği. Tabii bunu konuşmak için şimdilik erken.

Bu arada genel menajer Billy King'te ellerindeki biten konratların farkında olacak ki "Sadece takas yapmak için takas yapmayacağız" diyerek hamle yapmak için acele etmeyeceklerini belirtmiş oldu. Bakalım takas yasağının başlamasına az bir süre kala Nets'ten bir hamle gelecek mi?

Rondo LeBron'a Yapışıyor

Posted by YalınCocuk

type='html'>
Link

Dün o kadar video arasında bunu paylaşmayı unutmuşum. İki gün önceki maçta LeBron'u -biraz da hakemlerin hoşgörüsüyle- harika savunan Rajon Rondo'nun bu işi nasıl yaptığının ufak bir özeti. Evet bazen "müthiş savunmacı" sıfatı ile anılırken abartılıyor ama Rondo pek çok hücum silahının karşısına koyabileceğiniz bir savunmacı. LeBron'a oyun kurucusunu vermek Doc Rivers'dan başka kimsenin aklına gelmemişti daha önce. Nedeni de herkesin elinde Rondo gibi bir sporcu yok... Tabii arada biraz abartıp LeBron post-up yaptığında bile "ikili sıkıştırma istemiyorum" diyerek artistlik yaptığı oldu ve takımı sayı yedi ama maçın genelinde beklenenden çok daha iyi savunduğunu söylemeliyim LeBron'u. Koptuğum nokta ise kedi/köpek gibi LeBron'a sırnaşmasıydı, videonun sonunda görebilirsiniz.

NBA'de Bugün - 14.02.2011

Posted by YalınCocuk

type='html'>Spurs 102 - Nets 85

Spurs çok rahat bir maç sonunda Nets deplasmanından galibiyetle dönmeyi bildi. İlk devre maç ortadaydı ki takımı ayakta tutan isim 15 sayılık performansıyla Duncan oldu. İkinci devre skor üretemeyen All-Star oyuncu 15 sayı-11 ribaund ile karşılaşmayı noktaladı. İkinci devre ile beraber ribaundlarda ve boyalı alanda üstünlüğü iyice eline alan Spurs'te Manu'nun da ritmini bulması galibiyeti açan kapı oldu. Manu maçı 22 sayıyla tamamlayarak galibiyeti getiren isimlerdendi. Nets cephesinde ise Lopez'in 11 sayı-10 ribaundluk performansı dikkat çeken istatistiklerden. Gayet normal olarak görülmüş olsa da Lopez'in son dönemdeki formu dolayısıyla yakaladığı ribaund rakamını küçümsememek lazım bu maçta.

Lakers 89 - Bobcats 109
Fikstürü sayıyorum Celtics-Knicks-Magic ve son olarak Bobcats. Son beş günde dördüncü maçına çıktı Lakers. Zaten daha iki gün önce Magic karşısında yorgunluk belirtileri vardı ancak Bobcats karşısında direnemeden teslim olmalarını beklemiyordum. Ama unuttuğumuz bir şey var; bu Bobcats formu iyi yada kötü olsun Lakers'a karşı son 10 maçta 8 galibiyet almış. Farketmiyor yani onlar için karşı tarafta Lakers olsun yeter. Dün gece özellikle üçüncü çeyrekle beraber maçı kopartan Bobcats play-off yolunda da önemli bir galibiyet alıyordu. Zaten maç boyu Lakers'ın hücumda sıkıntısı vardı ne doğru düzgün boş şut bulabiliyorlar ne de buldukları doğru şutlardan faydalanabiliyordu. Orlando maçından süregelen üçlük isabetleri aynen devam etti. Karşısında hücum konusunda olduğu kadar savunma yönünde de aksayan Lakers'ı bulan Bobcats, G.Wall'ın 20 sayı-11 ribaund ve benchten gelen Henderson'un 18 sayılık katkısıyla galibiyete gitmeyi bildi. Lakers'ta ise Kobe 20 şutta 20 sayı üretirken, Gasol 17 sayı-10 ribaund ile double-double yaptı.

Nuggets 102 - Rockets 121
Denver'da işler pek iyiye gitmiyor şu son dönemde. Son beş maçın dördünü kaybederek sıralamada iyice geriye düştüler. Bu gece Portland'ın da galip gelmesiyle beraber 8. sıraya kadar düşen Denver'ın bu kötü performansı ne zaman son bulacak merak ediyorum ancak olası bir play-off dışında kalma durumunda Melo'ya elveda demek zorunda da kalabilirler. Rockets'in ise son dönemdeki performansını takdir ediyorum. Play-off potasıyla arasında 5 maç gibi Batı için büyük bir fark bulunmasına rağmen aynı istek ve arzuyla oynamayı sürdürüyorlar. Bir hafta içinde 2.kez Denver2ı mağlup etmeyi başardılar. Benchten 68 sayı bulan Houston'da en önemli katkı 22 sayıyla oynayan ve adı son dönemde takas dedikodularıan karışan Lee'den geldi. Battier ise 7de 7 isabetle 17 sayı üreterek Denver'ı yıkan bir diğer isim oldu. Denver cephesinde ise Melo'nun kötü performansları sürmekte. Takas döneminin bitmesine 9 gün kala neler olacağı merak konusu. Dün gece 4/14 isabetle 16 sayıda kaldı sadece Melo.

Hawks 94 - Pistons 79
Evinde aldığı üst üste iki yenilgiyle kötü bir dönemden geçen Atlanta, Pistons deplasmanından galibiyetle dönmeyi bildi. Aslında olaya Atlanta açısından bakmamak lazım bu maç. Pistons çok iyi başladı maça ve ikinci çeyrek Daye-Villanueva ikilisinin üçlükleri ile farkı 15'e kadar çıkarttı. Ancak rotasyon konusunda sabit fikirleri olan Kuester ilk çeyrek fırtına gibi oynayan takımı kesince fark bir anda eridi ve devreye 2 sayılık farkla önde giren Atlanta oldu. Sonrasını ise konuşmaya gerek yok zira Pistons ikinci devre yalnızca 28 say üreterek maçtan koptuğunu gösterdi ve Smith ile iyice etkili olan Hawks galibiyet hanesini yükseltti. Smith 27 sayı-15 ribaund ile karşılaşmayı double-double ile tamamlarken Bibby 17 sayı-7 asist üretti. Pistons cephesinde ise T-Mac 14 sayı ile dikkat çekerken benchten gelen Villanueva 13 sayılık katkı sağladı ancak bu galibiyete yetmedi.

Blazers 95 - Wolves 81
Son dönemde yaptığı çıkışla dikkat çeken Portland üst üste 6. galibiyetini almayı bildi Wolves deplasmanında. Son 1.5 aydır 8. sıradaki yerini korumaya çalışan Portland üst sıradaki rakipleri Utah ve Denver'ın kötü gidişinin de etkisiyle dün akşam aldığı galibiyet ile bir anda 6. sıraya yükseliverdi. Maça fırtına gibi başlayan Portland ilk 6 dakika rakibine yalnızca 2 sayı izni verdi ve çeyreği de 29-14 ile önde tamamladı. Skorda avantajı eline geçiren Portland kendi temposunu kabul ettirdiği karşılaşmayı rahat bir oyunla götürdü ve galibiyete uzandı. Aldridge 21 sayı üretirken galibiyette x-faktör olan isim 18 sayı-13 ribaund ile Cunningham oldu. Wolves bench rotasyonu ile etkili olmaya çalışırken, Love kötü bir gece geçirmesine rağmen 12 sayı-11 ribaund ile double-double yaparak serisini devam ettirdi.

Clippers 78 - Bucks 102
Dışarda oynadığı maçlarda tel tel dökülen Clippers'a bir darbe de Milwaukee'den geldi. Ersan'ın Griffin ile eşleşmesini izlemek açısından güzel bir maçtı. Maçı açtığımda Ersan görüntüde ve tedavi altındaydı. Sonradan özetten yaşananları izledim ki Griffin'in dirseği gelmiş Ersan'a ve bir daha da oyuna dönemedi Ersan. Son çeyreğe kadar ortada giden maçta Bucks 4. çeyrek rakibinin yalnızca 13 sayısına izin verdi ve Delfino'nun üst üste üçlükleri ile maçı kazanmayı başardı. Delfino son çeyrek 5/6 üçlük isabeti ile oynayıp 26 sayı-9 ribaund üretirken, Salmons 16 sayı-12 asist ile galibiyeti getiren isimdi. Clippers cephesinde ise Davis'in 22 sayı-6 asistlik performansı takımı galibiyete taşımak için yeterli olmadı.

Gecenin Hareketleri - 14 Şubat

Posted by YalınCocuk

type='html'>
Link

Maç sayısı az olmamasına rağmen vasat bir Top 10 olduğunu söylemek lazım öncelikle. Portland hızlı hücumunda Batum'un hücum faul kokan smacı, Baron Davis-Blake Griffin alley-oop'u ve Manu'nun Favors'ın bacaklarının arasından attığı pas diğerlerinden biraz daha ayrılarak vasat top 10'da gözüme çarpan hareketler oldu.

Beyaz Mendiller

Posted by YalınCocuk

type='html'>Dün gece evinde Atlanta'ya 15 sayılık farkla öndeyken mağlup olan Detroit seyirci tepkisi ile karşılaştı. Atlanta mağlubiyeti ile play-off'lara da büyük bir ihtimalle havlu atan Pistons'ta taraftar yönetime ve koça oldukça öfkeli. Dün gece maçı izlerken salonun boşluğu dikkatimi çekmişti ki yaklaşık 12.000 taraftar olduğunu öğrendim salonda. Pistons gibi basketbol ve seyirci kültürü olan bir takım açısından oldukça düşük bir rakam olduğu açık. Ancak o basketbol kültürünü bozan ve seyirciyi takıma küstüren koçun tüm bu olanlara tepkisiz kalması beni şaşırtmıyor değil. Dün gece ikinci yarı oynanan basketbola isyan eden bir grup taraftar uzun süre takımı yuhalamış. 15 sayıdan maç veren ve oyuna müdahale dahi etmeyen Kuester'e yönelik tepkilerin de arttığı mücadele sonunda koç konu hakkında açıklama yapmamış. Villanueva ise seyircisine hak verirken 'Ben orda olsam ben de yuhalardım. Atlanta'nın serilerine verecek cevabımız yoktu.' diyerek takımın kötü performansını dile getirmiş. Pistons'un satışını bekleyen Dumars ise yeni bir koça para vermemek için belki de Kuester'i kovamıyor. Ancak Kuester'in değişmez fikirleri ile Pistons maç kaybetmeye devam edecekse taraftar daha çok isyan eder.


Not: Taraftarlar beyaz mendil sallamadı maçta ancak güzel bir protesto örneği olduğundan o başlığı kullandım.

Komedi Hücum Faul ve Lakers'ın Durumu

Posted by YalınCocuk

type='html'>
Link

Böyle pozisyon yorumlar, hakem hatalarını tartışır gibi çok sevmiyorum ama zaten yorumlanacak bir pozisyon değil. Komik bir video olarak izleyebilirsiniz, çünkü hakemin kararı cidden komik. Savunmacısının sağından drive etmeye çalışan Kobe'nin kafası pozisyon gereği Jackson'ın suratına çarpıyor ve hakem de ofansif faulü çalıyor. Uzun zamandır böyle saçma bir düdük görmediğim için paylaşmak istedim. Madem Kobe sana göre kafa attı, kırmızı kart versene hakem?

Hazır başlamışken küçük de bir analizini yapayım maçın. Videoyu izlerken gözünüze çarpmıştır zaten aşağıdaki skor ve muhtemelen şaşırmışsınızdır ama eğer maçın sonucunu bilmiyorsanız şimdi söyleyeceklerime daha çok şaşıracaksınız. Karşılaşmanın kalan kısmında Lakers hiç varlık gösteremedi ve fark bir ara 30'a kadar dayandı. Farkın nasıl bu seviyeye geldiğini açıklayacak olursak; Lakers takım olarak pek gününde değildi. Boxscore'a bakarsanız hücumda Kobe ve biraz da Gasol'ün etkili olduğunu düşünebilirsiniz ama aldatıcı istatistikler onlar. Kobe'nin bir kaç tane airball'u var, Gasol de pota altından kolay sayılar buldu. Ama hücum sorununun bu maça özel olduğunu düşünüyorum çünkü Lakers'ın esas problemi savunmada. Gasol'ün sezon başında aldığı dakikalar şimdilerde performansını yarı yarıya düşürür oldu. Savunmanın zayıf karnı Fisher ve Gasol olarak göründü bu maçta da. Hesap etmedim ama Bobcats sayılarını büyük oranda bu ikili üzerinden buldu. Artest deseniz yalnızca aklına estiği zamanlar ligin en iyi savunmacılarından. Bu şartlar altında Kobe de tek başına ayakta duramadı haliyle. Maçın gidişatına tepkisini aldığı bir kaç gereksiz faulle gösterdi o da. Bir de karşılaşma boyunca hakemin Lakers aleyhine biraz fazla karar verdiği gerçeği var ama tabi ki sonuca tesir ettiğini söylemek mümkün değil. Bu kadar olumsuzluğun yanında rakip de boş bir takım olmayınca kaçınılmaz oldu fark.

Bu Efsaneye Şapka Çıkaralım

Posted by YalınCocuk

type='html'>
Link

İki gece evvel Twitter'da "Ronaldo futbolu bırakıyormuş, gelmiş geçmiş en büyük forvete şapka çıkaralım..." yazmıştım. Ancak bununla yetinemeyeceğime karar verdim, buraya da birşeyler karalamam lazım. Bir efsane bıraktı futbolu sonuçta. Henüz orta okuldayken, Barcelona'da attığı onlarca golle tanıttı kendini bize. Aslında PSV'de de ondan önce şov yapmıştı ama tabii Hollanda'yı pek takip etmiyorduk o zamanlar. Barça ile sevdik biz onu. Daha sonra Barça'da problemler yaşayıp Inter'e transfer oldu.

Şimdikiyle karıştırmayın, o zamanlar Inter'in yıllardır şampiyonluğa hasret kaldığı, loser damgası yediği, rakip takımlar taraftarları tarafından dalgaya alındığı günler. O takımı uzun yıllar sonra şampiyonluğa taşıyordu Ronaldo az kalsın. Taa ki ligin bitimine 2 veya 3 hafta kala oynanan Juve-Inter maçına kadar... Aralarında sadece 1 puan fark varken, Ronaldo'ya yapılan bariz penaltı verilmemiş ve Juventus maçı 1-0 kazanarak puan farkını 4'e çıkarmıştı. Ancak Serie A olmasa da, UEFA Kupası'nı kazandırdı Ronaldo takımına. Daha sonra ise sakatlık problemi baş gösterdi. Önce ufak tefek sakatlıklarla kısa süreli de olsa maçlar kaçıran Ronaldo, 1999-00 sezonunda sağ dizindeki bağlar koptuğu için uzun süre saharladan uzak kaldı. 5-6 ay sonra Lazio maçında döndüğünde büyük bir heyecan vardı herkeste yeniden onu izleyebileceğimiz için ama maalesef aynı dizinden aynı sakatlığı yaşadı. Çok çalışıp, kendisini 2002 dünya kupasına hazır hale getirdi. O iğrenç saç stiliyle geldi önce bizi grup maçlarında ardından yarı finalde yıktı.

Dünya Kupası'nın ardından La Liga'nın yolunu tuttu. Ronaldo ilk sezonunda takımını şampiyonluğa taşırken, Şampiyonlar Ligi'nde de yarı finale kadar getirmişti. Onu yaşı genç olan arkadaşlar Real ile daha çok izleme şansı buldular. Zaten bu yüzdendir ki, yarı finalden sonraki yıllarda yaşadığı sakatlıklar ve kilo problemleri birleşince "şişko" damgası yedi Ronaldo. Ne var ki şişkomuz, İspanya'da o haline rağmen bir sürü gol attı. Ardından kısa süreli bir Milan macerası ve bu sefer de sağ diz kapağındaki bağların kopması ile Avrupa'ya veda edip ülkesine Corinthias'a gitti. Burada hiç takip etmedim kendisini, sıfır yani. Nedense hiç ilgimi çekmez Güney Amerika futbolu. Ama orada da bile gollerine devam etti.

Dün ise yaptığı basın toplantısında bu efsanevi futbolcu, yeşil sahalara veda ettiğini açıkladı. Hipertiroidizm'e yakalnması sebebiyle kullanmaya başladığı ilaçların kendisine kilo aldırdığını söyleyen Ronaldo göz yaşlarını tutamadı. Kendisi belki Şampiyonlar Ligi'ni kazanamadı ama tam 3 kere FIFA yılın futbolcusu ödülünü aldı kendisi. 2 tane Dünya Kupası kazandı ve Dünya Kupalarında en fazla gol atan oyuncu oldu. Ama hepsinden önemlisi 1994-2003 yılları arasında bize izlettikleriydi. Üstelik aynı dizinden çok ciddi iki kere çok ciddi ameliyatlar geçirmesine rağmen.

En beğendiğim golüyle veda edeyim kendisine. İnanamamıştım ilk izlediğim zaman... Yok böyle bir dripling, aklı başında olan futbolcu oradan geçmeyi düşünmez, düşünse bile bu kadar mükemmel bir şekilde topun hızını ayarlayamaz dripling yaparken.


Link

Carmelo Takasında Sıcak Gelişmeler

Posted by YalınCocuk

type='html'>
Aslında büyük bir gelişme olmadıkça Carmelo haberi yapmamayı düşünmüştük ancak bugün bu takas haberinde önemli gelişmeler yaşanmış. Denver New York'tan Carmelo ve Billups karşılığında 3 tane ilk beş oyuncusu -ikisi kesinlikle Felton ve Gallinari- Eddy Curry'nin biten kontratı ve en az 1 tane 2. tur draft hakkı istemiş. Görüşmelerin bitmeye yakın olduğu ve haftaya pazartesi gününe kadar takasın gerçekleşebileceği konuşulanlar arasında.

Bana sorarsanız Denver müthiş karlı çıkacak bu işten. Zaten sene sonunda büyük olasılıkla serbest kalacak Carmelo için Felton gibi son 1.5 aydır kötü oynasa da bu sezonun genelinde müthiş oynayan Felton, ligin en iyi şutörlerinden biri olan Gallinari, bir ilk beş oyuncusu daha -bu da Fields ya da Mozgov'dan biri olacak- ve ayrıca Eddy Curry'nin bitecek 11 milyon dolarlık konratı. Tamam Carmelo ve Billups çok değerli parçalar ancak karşılığında verilenlerden de çok iyi parçalar. Özellikle Denver'ın istediği 3. adam Fields ise. Ancak tabii ki Fields'ın verilmemesi durumunda Billups-Fields-Carmelo-Chandler-Amare gibi kağıt üzerinde harika bir beşe sahip olacak New York.

Buradaki asıl önemli nokta ise Carmelo'nun bu takasın gerçekleşmemesi durumunda sene sonunda New York'a katılmak isteyip istemeyeceği. Çünkü eğer Carmelo yazın New York'a katılacak olursa New York Felton ve Gallinari'yi kaybetmeden kadrosunu oldukça güçlendirmiş olur. Denver cephesi ise eğer bu takasın olması durumunda Carmelo'nun gidişini minumum hasarla atlatmış olur. Hem Gallinari, Felton (ve diğer 3. oyuncu) gibi iyi görev adamları hem de Curry'nin biten 11 milyon dolarlık kontratının açacağı cap space ile çabuk bir rebuilding süreci geçirecekler. Kazan kaynıyor, bir kaç gün içinde olayların netleşeceğini düşünüyorum. Gelişmeler yaşandıkça yine yazarız düşündüklerimizi.

15 Şubat Programı

Posted by YalınCocuk

type='html'>16 Şubat Çarşamba 02:00 (NBA TV) / Miami Heat - Indiana Pacers
16 Şubat Çarşamba 03:00 / Charlotte Bobcats - Chicago Bulls
16 Şubat Çarşamba 03:00 / Philadelphia 76'ers - Memphis Grizzlies
16 Şubat Çarşamba 03:00 / Sacramento Kings - Oklahoma City Thunder
16 Şubat Çarşamba 04:00 / Utah Jazz - Phoenix Suns
16 Şubat Çarşamba 05:30 (NBA TV) / New Orleans Hornets - Golden State Warriors

Indiana, Vogel yönetiminde tek mağlubiyetini aldığı Miami'yi konuk edecek. Kendileri playoff potasından çıkmak istemiyor ama rakip de doğuda liderliği yeniden alma peşinde. İki takım da maça asılırsa normal şartlar altında Heat alır. Bobcats dün gece Lakers karşısında çok iyi bir maç çıkardı ama Bulls'a karşı hücumda zorlanacaklarını düşünüyorum ve bu sebeple deplasmanında kazanmaları sürpriz olur. Ligin formda takımlarından Sixers eğer Grizzlies karşısında direnç gösterebilirse keyifli bir maç olabilir o da. Cousins'ın yokluğunda Suns'ı deplasmanda yenen Kings bu kez Thunder deplasmanında. Suns-Jazz maçı ise sonucu kestirmesi en zor karşılaşma belki de. İki takımın da bir günü bir gününü tutmuyor bu sebeple hiç güven vermiyorlar. Bakalım hangisi gülecek.

40 Kere Maşallah

Posted by YalınCocuk

type='html'>Dün geceki 76'ers maçında istatistikleri ne Love'ın? 16 sayı-13 ribaund. Bu iki kategorideki istatistiğin toplamı ne yapar 29. Bu sayıların basamaklarını toplayın 11, ekleyin 29'a 40 yapar. Kevin Love'ın 40. double double'ı kutlu olsuuuun!!! Wilt'in 227 kere üst üste yaparak kırdığı rekora bir adım daha yaklaşmış oldu kendisi.

Tebrik ediyoruz Love'ı. Gerçekten de 40 maç üst üste double double yapmak kolay iş değil. Ben de zaten bu sebeple kendisinin All-Star'ı hak ettiğini düşünenlerdenim. İstatistikler falan gayet afili ama açık söylemek gerekirse oyuna etkisi bu istatistikleri kadar güçlü değil. Oyunu domine edebildiği pek fazla maç göremedik. Performansı kadar, takımdaki rolünü, etrafındaki isimlerin yetersizliğini ve oynadıkları yüksek tempoyu da, ortalamalarının bu seviyede dolaşmasını sağlayan etkenler olarak görüyorum.

Yine LeBron Yine Olay

Posted by YalınCocuk

type='html'>
Link

LeBron geçtiğimiz yaz Miami yolunu tutunca NBA izleyicileri de keskin bir şekilde saflarını belli etmişti, LeBron'u sevenler ve ondan nefret edenler diye. Şimdiye kadar bu konuda tarafsız olan pek az kişiye rast gelmişimdir. Zaten tercihinin yanı sıra tercihini açıklama şekli de bu duruma pek müsade etmeyecek cinstendi. Maçlarda kendisine gösterilen türlü protestolara şahit olmuştuk, bunların sonuncusu da dün meydana gelmiş...

Sabaha karşı oynanan Heat-Pistons maçında parke yakınlarında oturan bir taraftar LeBron'un annesi hakkında pek iyi olmadığını tahmin ettiğimiz sözler sarfediyor. Kaynaklar adamın hakaret ettiğini söylüyor, ne söylediği sizin hayal gücünüze kalmış. Daha sonra, artık benchin hemen yanında oturan çocukları mı ispiyonluyor bilemiyorum ama adamın bu yaptığı LeBron'un kulağına gidiyor. Bunun üzerine LeBron benchin önüne kadar gelip taraftara biraz da tehditvari bir şekilde ne dediğini soruyor. Muhtemelen taraftar geri vites yapmış olacak ki sonra dönüp oyununa devam ediyor LeBron.

Eğer söylendiği gibi olayın içinde küfür varsa bunun elbette savunulacak bir yanı yok. Ancak işin bir de şu yönü var. Belki olası bir tartışma durumunda NBA'de verilen cezaların caydırıcılığına güvendi adam bu davranışı sergilerken, belki de LeBron'un haberinin olmayacağını düşündü. Ama ne olursa olsun cesaretine hayran kaldım. En son Ümit Özat olayından biliyoruz, her gün antrenman yapan bir biriyle sıradan bir vatandaşın kavgasında neler olabileceğini. Kaldı ki bahsettiğimiz kişi LeBron. Hani, kişiliği buna müsait değil belki ama ters anına geldiğini düşündüm de tüylerim ürperdi.

12 Şubat Programı

Posted by YalınCocuk

type='html'>13 Şubat Pazar 02:00 / Charlotte Bobcats - Atlanta Hawks
13 Şubat Pazar 02:00 (NBA TV) / New York Knicks - New Jersey Nets
13 Şubat Pazar 03:00 / San Antonio Spurs - Washington Wizards
13 Şubat Pazar 03:00 / Philadelphia 76'ers - Minnesota Timberwolves
13 Şubat Pazar 03:00 (NTV SPOR) / Chicago Bulls - New Orleans Hornets
13 Şubat Pazar 03:30 / Dallas Mavericks - Houston Rockets
13 Şubat Pazar 03:30 / Indiana Pacers - Milwaukee Bucks
13 Şubat Pazar 05:00 / Oklahoma City Thunder - Sacramento Kings

Philadelphia karşısındaki hezimetten sonra ilk defa seyircisi karşısına çıkacak Atlanta. O malubiyetin telafisi için maça asılacaklarını ve bir galibiyet alacaklarını düşünüyorum. Doğu turnesindeki Spurs iki maçtır pek iyi sinyaller vermedi. Belki dikkate almak için çok kısa bir süreç ama insanın aklına takımın yaşlı olduğu gerçeği ve sezon sonunu çıkaramayacakları ihtimali geliyor. Texas derbilerinin bu ayağında Mavericks'in rakibine 2-0'lık üstünlüğü bulunuyor sezon içerisinde. Formda olan taraf da kendileri ama deplasmanda olacakları için maçın çekişmeli geçeceğini tahmin ediyorum. Ligin iki genç takımının maçında Thunder, Kings'e konuk olurken, Vogel'in Pacers'ı Ersan'lı Bucks karşısında çıkışını sürdürmeye çalışacak.

Rodman'ın Forması Emekli Ediliyor

Posted by YalınCocuk

type='html'>Dünden beri yazacağım sözde ama TTNet sağolsun internetim patladı... Evet efendim Dennis Rodman, bildiğimiz deli, şeker çocuk Dennis Rodman'ın 10 numaralı formasını emekli edeceğini açıkladı Detroit Pistons.

Burayı okuyanların birçoğu muhtemelen Rodman'ı izleyememiştir zamanında. Ben de kendisini asıl Spurs ve Bulls'da yakalayabildim ancak. Tabii başarısı sadece Bulls ile değil Rodman'ın, ondan önec Pistons ile iki şampiyonluğu var deli oyuncumuzun. Ligin en iyi savunmacısıydı zaten bu kategoride şampiyon oldukları yıllarda da ödülü kapmıştı yanılmıyorsam. Sadece istatistiklerine bakarsanız, Rodman'a dair herşeyi öğrenmiş olmuyorsunuz maalesef. Ligin gelmiş geçmiş en iyi ribaund alan oyuncusu bana göre. Sadece istatistik olarak değil, izlerseniz kendisini ribaund sezgisinin ne kadar iyi olduğunu anlayabilirsiniz ancak. Zaten boyunuz sadece 2 metre ise, o kadar ribaund almanız için pek çok ekstra yetiye sahip olmanız gerekiyor. Rodman mesela sadece şutların nereye sekeceğini iyi sezmiyordu, müthiş çabuk ellere sahipti, araya girip topu havada 2-3 kere çelerek bir sürü ribaund almışlığı vardır, aynı zamanda gençlik yıllarında çok iyi zıplardı ve en önemlisi müthiş savaşçıydı, cüssesine rağmen rakiplerini mükemmel box-out ederdi. Bütün bunların birleşimi sonucu ancak Rodman'ın ulaştığı rakamlara ulaşabilirsiniz.

Örneğin evet Love 15 ribaund ortalama yakalayarak harika bir yıl geçiriyor ancak yanındaki Milicic'in ribaund özürlü bir uzun olduğunu, takımının ne kadar hızlı bir tempoda oynadığını göz önüne alınca yaptığı inanılmaz iş, biraz da akıl mantığa sığar hale geliyor. Öteki tarafta Rodman'a bakıyorsunuz, adam kısa forvet oynadığı dönemde rakibin en önemli oyuncusunu tutarken (Magic, Jordan vs) ve savunmada genellikle dış alanı savunurken maç başına ortalama 12.5 ribaund alıyordu. Yanlış falan yazmadım, tam on iki buçuk... Kısacası yaptığı işler gerçekten akıl alır şeyler değildi. Chicago'yla üçüncü şampiyonluğunu kazanırken 37 yaşındaydı ve hala 15 ribaund ile NBA'in bu alandaki lideriydi. Kariyerinde 7 sezon boyunca 14.5 ribaund ortalamasını geçti...

Karakterine pek değinmedim burada özellikle çünkü her ne kadar akıllara deliliğiyle kazınmışsa da onun parkede yaptığı işlerin önemi çok daha fazlaydı benim gözümde. Ama birkaç aklıma gelen örnek var tabii ki: En başta elbette dövmeler ve Spurs'de boyamaya başladığı saçları o zamanlarda inanılmaz dikkat çekmişti. Her maça farklı bir saç rengiyle çıkıyordu, hatta NBA Live 95'te yanlış hatırlamıyorsam her yeni maç açtığınızda, Rodman'ın saç rengi değişiyordu. Bir başka bomba olayı ise o zamanlar benim yaşımdaki gençler için önemli bir figür olan Carmen Electra ile sarhoşken evlenmesi ve ertesi gün çıkıp "Ben evlendiğimi hatırlamıyorum, uçmuştum" diyerek evliliği geçersiz saydırması... Ama diyorum ya böyle bir karakter olmasa bile sadece sahada takımına yaptığı katkılar yeterli zaten bir efsane olarak anılması için. 90'lı yılların açık ara en iyi savunmacısıydı, hem de tek pozisyon da değil 5 pozisyonu birden savunuyordu... Şimdi sırada Bulls'un 91 numarayı emekli etmesi ve Hall of Fame'e girmesi var. Hani bir ihtimal Hall of Fame'e giremezse, çok büyük ayıp olur bence...

NBA'de Bugün - 12.02.2011

Posted by YalınCocuk

type='html'>

Spurs 118 - Wizards 94
Lig lideriSixers karşısında aldığı yenilgiden sona Wizards önünde patlama yaptı. Maçın başından itibaren üstünlüğü eline alan ve skorer bir oyun sergileyen Spurs henüz ilk yarısında 72 sayı kaydettiği matan rahat bir galibiyet çıkarttı. Altı ismin çift haneli rakamlara ulaşarak galibiyete katkı sağladığı Spurs'te Parker 18 sayı-8 asist ile takımını sırtlayan isim oldu. Ayrıca Spurs'te Manu'nun benchten gelmesi ve Hill'in ilk beş başlaması maçta dikkat çeken noktaydı. Wizards cephesinde faul problemine giren Nick Young yeterli süreyi bulamadı ve oynadığı dkaikalarda da kötü bir performans sergileyerek takımını baltaladı. Blatche ise 16 sayı- ribaundluk katkı sağladı.

Mavericks 106 - Rockets 102
Sonuçta Texas derbisiydi ve çekişmenin üst seviyede olduğu izlenilebilir bir maçtı. Üçüncü çeyreğin sonunda farkın 21 sayıya kadar çıkması belki maçın izlenilebilirliğini düşürdü ama basit hatalarla Houston'u oyuna ortak eden de maç sonunda savunmasının dozunu arttırarak kazanan taraf olmayı başaran da Dallas oldu. Dirk Nowitzki'nin 22 sayılık katkı sağladığı gecede Peja sezonun en yüksek rakamına dün gece ulaştı ve 8/12 isabetle oynadığı gecede 22 sayı kaydetti. Rockets cephesinde ise 26 sayı-8 asisti ile Lowry'nin performansı dikkat çekiciydi ancak takımını galibiyete taşıyamadı.

Bulls 97 - Hornets 88
Chicago'nun deplasman turnesinin son ayağıydı Hornets karşılaşması. Bu turnede beklenmedik yenilgiler alması Bulls'un sıralamada yükselmesini önledi ancak dün gece Hornets karşısında aldığı galibiyet ile 3-2'lik derece ile bitirmeyi başardılar bu turneyi. Okafor'un yokluğu Hornets'e büyük bir darbe vurmuş bu açık. Ribaund konusunda adeta ezilirken maçı sadece 26 ribaund ile tamamladılar. Boyalı alandan da skor üretme konusunda başarılı olduklarını söyleyemeyiz. Ribaund konusunda Chicago'nun bu denli iyi olduğu bir mücadele de Ömer'de 4 sayı-11 ribaund ile bu konuda kariyer rekorunu kırdı. Maçı kazandıran isim ise 23 sayı-6 asist ile oynayan Mvp adayı Rose oldu. Chris Paul maçtan çok kopuktu zira diğer guard Thornton'un 24 sayısı olmasa Hornets bu kadar maçın içinde olamazdı.

Bobcats 88 - Hawks 86
Play-Off iddialarını sürdürebilmek için galibiyete ihtiyacı olan Bobcats kendi seyircisi önünde özellikle galip gelmek isteyen Hawks'ı devirmeyi başardı. Sixers hezimetinden sonra Bobcats'e karşı oldukça hırslı ve istekli olan Atlanta farkı 20'li sayılara kadar çıkarttı 3. çeyrekte. Maç bitti artık derken geri dönüş yapan Bobcats son saniye basketi ile öne geçti ve maçı kazanan taraf oldu. Pacers'ın kazandığı gecede kaybetmiş olsalardı çoktan havlu atmış olurlardı ki bu galibiyet onlara ilaç gibi geldi. Maçı kazandıran adam olan Jackson 32 sayı üretirken son dönemin formda ismi Livingston 22 sayılık katkısıyla benchten gelerek önemli işlere imza attı. Hawks cephesinde Smith 28 sayı ile oynarken benchten gelen Crawford soğuk bir gece geçirdi ve takımının ihtiyacı olan basketleri bulamadı. Hawks böylece üst üste 2. yenilgisini aldı seyircisinin önünde.

Knicks 105 - Nets 95
Lakers'a kaybettikten sonra kendini yenilemek isteyen Knicks için oynanacak bir Nets karşılaşması fikstürün sunduğu paha biçilemez bir fırsattı. Derbiyi kazanan Amare'nin eksikliğine rağmen Knicks oldu ve arkadan gümbür gümbür gelen Sixers ile farkın kapanmasına izin vermedi. Amare'nin yokluğunda zorlansalar da maç sonu oynama konusunda sıkıntılı bir takım olan Nets karşısında maçın sonlarında rutin bir basketbol oynamasına rağmen Knicks farkı açarak galibiyete uzandı. 21 sayı-8 ribaund ile oynayan Chandler takımını taşıyan isim olurken benchten gelen Douglas 19 sayı kaydetti. Genelde hızlı hücumlardan ve boyalı alandan basket bulan Nets cephesinde dikkat çeken isim Harris oldu. Harris'in 22 sayısı galibiyete yetmedi.

Thunder 99 - Kings 97
Evinde her zaman iyi performansıyla dikkat çeken Sacramento dün gece Oklahoma karşısında da oldukça iyi bir performans sergiledi. Galibiyetten sadece bir basket kadar uzakta olan Kings'te Evans'ın son şutu başarılı olmadı ve maçı kazanan taraf Thunder oldu. Maç boyu Durant ve Evans'ın düellosu vardı ve izleyenler büyük keyif aldı. 35 sayıyla oynayan Durant ve 22 sayı-7 asistlik performansıyla Westbrook'un katkıları takımı galibiyete götürdü. Sacramento'ya bakacak olursak Evans'ın 30 sayı-9 ribaundluk performansı galibiyete yetmezken, Cousins 14 sayı-12 ribaund ile double-double ile geceyi noktaladı.

Pacers 103 - Bucks 97
Doğu'da Pacers fırtınası çok sert esmeye devam ediyor. Pacers son olarak Bucks'u kendi evinde mağlup ederek hem play-off yolunda önemli bir adım attı hem de bu yolda önemli bir rakibini saf dışı bıraktı. Son 10 maçında yalnızca 2 yenilgi alan Pacers'ın yeni koçuyla oynadığı 8 maçta da tek yenilgisi bulunuyor. Granger'ın 30 sayısıyla sırtladığı Pacers'ta aynı zamanda Collison'da 22 sayılık oyunu ile galibiyete katkı sağladı. Milwaukee cephesine dönecek olursak bench katkısı onlrı maçın içinde tuttu. Delfino 21 sayı-5 asist ile başarılı bir performans sergilemesine rağmen galibiyeti getiremedi. Ersan ise 10 sayı-6 ribaund ile karşılaşmayı tamamladı.

Sixers 107 - Wolves 87
Son bir ayın en formda takımlarından biri şüphesiz ki Sixers olacaktır. Son 10 maçına baktığımızda 7 galibiyet görüyoruz ki play-off isteyen bir takımın galibiyetlerine devam etmesi önemli. Sixers üst grupla alt grup arasında bir köprü görevi de görmekte. Formunu korur ve galibiyetlerine devam ederse Knicks'i geçip üst sıralardan play-off yapması hiçten bile değil. Dün gece de Wolves karşısında başarılı bir gece geçrip galibiyete uzanmayı başardılar. Rakibin top kayıplarının ardından hızlı hücumlardan bolca skor üretmeyi bildi Sixers. En skorer isim benchten gelen Young olurken 18 sayılık katkısıyla ön plandaydı. Iguodala'da 15 sayı-5 ribaund-7 asist ile komple bir performans sergilerken, Wolves cephesinde Love 16 sayı-13 ribaund ile geceyi noktaladı.

Bu Çocuk Kendini Ne Sanıyor?

Posted by YalınCocuk

type='html'>
Link

Yine bir Cousins haberiyle karşınızdayız. Ben yazmaktan bıktım, Kings yönetimi ceza vermekten bıkmadı. (Önce yukarıda koyduğum videoyu izleyin derim, özellikle son 20 saniyesini) Cousins bu sefer de sabaha karşı oynanan maçta Evans'ın son saniyelerdeki şut seçimine sinirlenmiş. Zaten bundan önceki son maçlarda da yine son saniyelerde kötü tercihler kullanan Tyreke'e gıcıkmış. Bu sabahki Thunder maçından sonra dayanamamış, oyun alanından soyunma odasına gidene kadar Tyreke'e bağırmış, çağırmış, saydırmış... Soyunma odasına geldiklerinde ise araya Donte Greene girmiş. Kendisi de pas isterken, Donte'nin topu Tyreke'e vermesine çok kızmış. Burada çok detay olmasa da kafasının tası atan Cousins herhalde Greene'e daldı diye düşünüyorum. Çünkü ikili yumruk yumruğa birbirlerine girmişler. Takım tam Phoneix'e gitmek için uçağa binmişken genel menajer Petrie'nin kararıyla Cousins'e 3 maç ceza verilmiş ve uçaktan inmesi istenmiş. Ancak cezalı olduğu maç sayısı 3'ten 1'e inebilirmiş.

Nerden başlayalım, evet Tyreke'ten. Jazz ve Mavs'e karşı son topları çok kötü kullanan Tyreke, bu sabah sadece kötü bir şut kullanmakla kalmadı, benim mantığıma çok ters gelen bir seçimde bulundu. İki sayı farkla yenilirken takımı, el üzerinden üçlük attı. El üzerinden atması zaten kötü ama üçlük denemesi bence saçmalık. Hani deplasmanda olsalar anlıcam, bu tür durumlarda "Bitse de gitsek, uzarsa taraftarlarla bu maçı alırlar" mantığı ile üçlük deneyebiliyor takımlar. Bence yine yanlış ama o konuyu deşmeyelim şimdi. Sabahki maça bakıyoruz, Kings evinde oynarken Tyreke bu seçimi yapıyor. Nedenini bilmiyorum açıkçası ama Westphal da "Birebir oyna, el üzerinden" dediyse niye mola almakla uğraştığını merak ediyorum... Yani kısacası Evans 3 maçtır resmen takımına maçı kaybettiriyor saçma şutlarla. Bu açıdan Cousins'a hak veriyorum. Koçların ve diğer oyuncuların Tyreke'e hiç ses çıkarmaması onu rahatsız etmiş... Tamam rahatsız edebilir ama soyunma odasına gidene kadar bağırmaya çağırmaya gerek var mı? Gören de kendisi bomboş turnike atacaktı da Greene mum dikti sanacak. Topu kendisi kullanmak istemesi, sorumluluktan kaçmaması güzel ama bunun doğru seçim olduğuna inanması bir hayli ilginç. Çünkü 4-5 saniye kala son toplar uzunlara verilmez pek. Genellikle uzunların kendilerine pozisyon hazırlamak için belli bir süreye ihtiyacı olur. Üstelik rakibin faul yapması halinde 2'de 2 isabet bulma ihtimali %50'nin altındadır çoğu uzunda. Bu yüzden kısa sürede 2-3 dripling üstünden şut atabilecek kısalara verilir top.

Evans'ın üç maçtır, mental açıdan so ndakikaları kaldıramaması kötü bir sinyal Kings adına ama Westphal'ın çok da fazla seçeneği yok. Öte yandan genç pivotun yine yönetim tarafından cezalandırılmasına sevindim. Oyuncular birliği laf edecek diye 3 maçtan 1'e indirmezler umarım böyle bir davranışı. Çünkü Cousins'ın kendini olduğu yerden 50 basamak yukarıda görmesi sinir bozucu. Bu sezon bir düşüş yaşasa da, takımın en önemli ismine 5 dakika boyunca bağırıp çağırmanın yanlış olduğunu anlamalı. Zaten Westphal hücumun ondan dönmesini istese, bunu yapardı değil mi?

Pacers'ın Mourinho'su

Posted by YalınCocuk

type='html'>Yaklaşık 2 hafta kadar önceydi. O'Brien'ın görevden alınmasıyla takımın başına geçen Frank Vogel, basın toplantısında hayli iddialı açıklamalar yapmıştı. İddialı olmasının yanında oldukça özgüvenli biri gibi görünüyordu ilk bakışta. Çok geçmeden anladık ki bu genç adamın söylediklerinin altı boş değilmiş. O'Brien yönetimindeki son 8 maçında yalnızca 1 galibiyet alabilen takımda koç değişikliğiyle durum tam tersine döndü, sanki sihirli bir değnek değmiş gibi. Yeni koçlarıyla birlikte şimdilik 7-1'lik bir seri yakaladılar. Tek mağlubiyetlerini LeBron'un 41 sayı attığı Heat deplasmanında aldılar. O maçta da ele geçirdikleri büyük farkı koruyamayıp kaybetmişlerdi. Yani gayet kabul edilebilir bir yenilgi.

Yakaladıkları bu ivmede kolay fikstürün de etkisi var elbette, pek dişli rakiplere denk gelmediler henüz. Ama 2 hafta önceki Pacers'ın bu takımlara yenilmesine de kimse şaşırmazdı açıkçası. O kadar vahim görünüyordu durumları. Bu sebeple Vogel'ın hakkını inkar ettiğimiz düşünülmesin. Zaten değişimin getirdiği etki istatistiklere de yansımış durumda. Vogel'ın oynatmaya çalıştığı tempolu basketbolun getirisi olarak takım 8 maçtır 100'ün altında sayı atmıyor. Yine Vogel yönetiminde ilk çeyreklerde ortalama en çok sayı atan takım Pacers ve ofansif ribaund reytingleri bu periyotta ligin en iyi takımı olan Portland'ın ortalamasının üzerinde.

İki hafta öncesine kadar ligin izlemesi keyifsiz takımlarından olan Pacers şu an Bobcats'in 2 galibiyet önünde playoff potasına girmiş bulunuyor. Daha da önemlisi takım heyecan ve gelecek adına umut veriyor. Bu değişimin en önemli mimarı da şüphesiz Vogel. O'Brien'dan kurtulan Pacers organizasyonu mutludur mutlu olmasına ama takımın performansını gördükçe bu hamleyi neden daha önce yapmadık diye de yakınıyorlardır muhtemelen.

Gecenin Hareketleri - 12 Şubat

Posted by YalınCocuk

type='html'>
Link

Son sıradaki hareketleri geçebilirsiniz izlemeden, pek bir numaraları yok. 6. sırada Eric Maynor, yarısahadan bulduğu basketle takımına maçı kazandırıyor diyebiliriz biraz fazla düz mantıkla. 2 farkla aldılar sonuçta maçı. İlk 3 ise gerçekten çok başarılı. Derrick Rose'un imza hareketlerinden birini görüyoruz. Kesinlikle bu tarz hareketleri en kusursuz ve estetik yapan oyunculardan biri. Josh Smith, Najera'yı pişman etmiş savunma yaptığına. Najera'nın iyi niyetine saygımız sonsuz ama o ayak çabukluğuyla hücum faul yaptırayım diyene kadar Smith dağıtmış kendisini. Jackson ise tek dripling ve çok zor bir şutla iki kişinin üzerinden maçı bitirmiş.

13 Şubat Programı

Posted by YalınCocuk

type='html'>13 Şubat Pazar 20:00 / Miami Heat - Boston Celtics
13 Şubat Pazar 22:30 (NTV) / Los Angeles Lakers - Orlando Magic
14 Şubat Pazartesi 01:00 / Washington Wizards - Cleveland Cavaliers
14 Şubat Pazartesi 01:00 / Portland Trail Blazers - Detroit Pistons
14 Şubat Pazartesi 01:00 / Los Angeles Clippers - Toronto Raptors
14 Şubat Pazartesi 01:00 / Denver Nuggets - Memphis Grizzlies
14 Şubat Pazartesi 03:00 / Sacramento Kings - Phoenix Suns
14 Şubat Pazartesi 03:00 (NBA TV) / Oklahoma City Thunder - Golden State Warriors

Pazar akşamları keyifli olmaya başladı. Maçların erken başlaması bir tarafa güzel de karşılaşmalar oluyor. Uzunca bir süredir formsuz görünen Magic evinde Lakers'ı konuk edecek. Deplasmanda da olsalar Lakers favorim. Karşılaşmanın dikkat çeken diğer yanı da Gasol-Howard kapışması olacak. Hangisinin daha efektif olduğu konusunda tartışmalar bitmek bilmedi. Gecenin daha önemli maçında Heat-Celtics karşı karşıya gelecek ve bu maçın kazananı doğuda lider pozisyonda yer alacak. Sezon içerisinde ilk iki maçı Celtics kazanmıştı. Tahmini gerçekten zor bir karşılaşma ama bu sefer deplasman ekibinin güleceği içime doğuyor. Wizards-Cavaliers maçı 3-4 sene önce olsa izlenirdi de şimdi pek cazip gelmiyor basketbolseverlere. Hele ki aynı saatte Nuggets-Grizzlies maçı varsa. Batıdaki sıralamayı etkileyecek bir maç olacak o da.

40 Kere Maşallah

Posted by YalınCocuk

type='html'>Dün geceki 76'ers maçında istatistikleri ne Love'ın? 16 sayı-13 ribaund. Bu iki kategorideki istatistiğin toplamı ne yapar 29. Bu sayıların basamaklarını toplayın 11, ekleyin 29'a 40 yapar. Kevin Love'ın 40. double double'ı kutlu olsuuuun!!! Wilt'in 227 kere üst üste yaparak kırdığı rekora bir adım daha yaklaşmış oldu kendisi.

Tebrik ediyoruz Love'ı. Gerçekten de 40 maç üst üste double double yapmak kolay iş değil. Ben de zaten bu sebeple kendisinin All-Star'ı hak ettiğini düşünenlerdenim. İstatistikler falan gayet afili ama açık söylemek gerekirse oyuna etkisi bu istatistikleri kadar güçlü değil. Oyunu domine edebildiği pek fazla maç göremedik. Performansı kadar, takımdaki rolünü, etrafındaki isimlerin yetersizliğini ve oynadıkları yüksek tempoyu da, ortalamalarının bu seviyede dolaşmasını sağlayan etkenler olarak görüyorum.

Kobe İtalya'ya Gider mi?

Posted by YalınCocuk

type='html'>Bildiğiniz gibi NBA gelecek sezon için büyük bir lokavt tehditi altında. Gelecek sezon çok büyük bir ihtimalle sezon geç başlayacak. Daha önce 98/99 sezonunda oyuncular birliği ile NBA yönetimi arasında böyle bir anlaşmazlık olmuştu ve o sezon ancak 5 Şubat 1999'da başlayabilmişti. Şimdi NBA yine aynı tehlikeyle karşı karşıya kalmış durumda. Peki bunun Kobe'nin İtalya'ya gidip gitmemesiyle alakası ne? Hemen açıklıyorum: Dün ismini vermek istemeyen Lakers oyuncusu, Kobe'nin bu lokavt süresince çocukluğunun geçtiği İtalya'da forma giyebileceğinden bahsetmiş.

Kobe babasının basketbol kariyerinden dolayı çocukluğunu İtalya'da geçirdi ve kendisinden bu zamana kadar "Kariyerimin sonunda İtalya'da oynayabilirim" tarzı açıklamalar duyduk. Hatta kendisinin İtalyancaya oldukça hakim olduğu da biliniyor. Ancak Kobe'nin en az daha 2-3 sene üst düzey NBA'de oynayabileceğini düşünürsek İtalya'da oynama süresinin şimdilik lokavt süresiyle kısıtlı kalabileceğini söylemek zor değil. Ancak burada lokavt süresinin sezondan ne kadar çalacağı da önemli, oyuncular birliğiyle NBA yönetiminin Ekim-Kasım civarı anlaşması durumunda Kobe'nin İtalya'ya gitmeyeceğini de söyleyebiliriz. Bu arada Knicks'in İtalyan forveti Gallinari'de esprili bir dille Kobe'nin İtalya'ya gitmesi durumunda kendisininde Kobe ile birlikte gideceğini söylemiş.

NOT: Yukarıdaki fotoğraf Kobe'nin İtalya'da geçen çocukluk günlerinden, sol tarafta elinde top olan ufaklık kendisi.

Jordan Parkeye İndi

Posted by YalınCocuk

type='html'>Haberin başlığı bile heyecan verici. Bu aralar oldukça sık görünüyormuş Jordan parkede. Nitekim dün yapılan antrenmanda da takım elbiseleri çıkarıp Bobcats oyuncularıyla birlikte çalışmaya katılmış. Kendisi hakkında Gerald Wallace, "Belki çok hızlı değil ama halen müthiş bir şutör ve skorer olduğunu gösteriyor", Paul Silas ise "Oyunculara çok yardımcı oluyor, defansta nasıl daha sert durulacağını gösteriyor." demiş.

Bu sözler 50'sine merdiven dayamış biri için söyleniyor. Hani başka birinden bahsediliyor olsa "hadi oradan" deyip geçerdim. Wallace'ın abarttığını, başkanına yalakalık yaptığını falan düşünürdüm. En olmadı "Her gün antrenmana çıkıyorsun, ligin en iyi savunmacılarından biriyim diye geçiniyorsun halen bu yaştaki bir adamı tutamıyorsan yazıklar olsun sana Wallace, yediğin ekmeğin hakkını ver." diye dalga geçerdim. Ama söz konusu Jordan olunca işin rengi değişiyor. Daha önce parkede yapabildiklerini az çok bildiğimiz için şaşırmıyoruz. Tabii antrenmana üçüncü takım ile çıktığının da altını çizelim, hani oynuyor hala ama o kadar da uzun boylu değil...

Daha önce, Garnett-Shaq gibi efsanelerle aynı ortamı paylaştığı için Semih'e çok şanslı biri demiştim ama sanırım ondan daha şanslı bir oyuncu topluluğu var Charlotte'ta.

D'antoni Melo Tezahuratlarından Rahatsız

Posted by YalınCocuk

type='html'>Carmelo haberlerinden çok sıkıldınız farkındayım. Ancak bu sefer biraz daha farklı bir haberle karşımızda Carmelo. Çarşamba gecesi oynanan ve Clippers'ın üstünlüğüyle biten maçta Knicks taraftarı "We want Melo" -Carmelo'yu istiyoruz- tezahüratları yaptı. 3. çeyreğin ortalarında başlayan tezahürat koç D'antoni'yi oldukça rahatsız etmiş olacak ki biraz da sert bir şekilde taraftarın bu yaptığından hoşnut olmadığını belirtmiş koç. Gerekçesi de haksız sayılmaz, D'Antoni bu tezahuratların oyuncularını olumsuz yönde etkilediğinden ve bu dönemde yapılmaması gerektiğinden bahsetmiş.Sanıyorum bizler gibi o da Carmelo haberlerinden oldukça sıkılmış olsa gerek.

Bu arada Carmelo'da dedikodulara inat müthiş bir dönem geçiriyor. Hafta içerisinde kariyer rekorunu 50 sayı atarak egale etti ve son bir ayda %52 saha içi, %42 üçlükle 30 küsür sayı ile abuk subuk rakamlar elde etti. Ve mesajın sonunda iyi bir haber... Takas süresinin bitmesine 13 gün kaldı ve muhtemelen o 13 günden sonra Carmelo'yu yaza kadar takım değiştirme haberleriyle okumayacağız. Gerçekten kabak tadı verdi artık.

Gecenin Hareketleri - 10 Şubat

Posted by YalınCocuk

type='html'>
Link

Suns'ın hızlı hücumundaki Nash ve Hill'in pasları akıl dolu. Shannon Brown belki de ligin en atlet oyuncusu ama smaçlarında bir eksiklik var gibi. Estetik görünmüyor nedense. Bu sene Nuggets'ın görünmeyen kahramanıydı Afflalo. Genelde pis işleri yapan bir adamın bu şekilde maç kazandıran basketle ön plana çıkmasına sevindim. Allen'ın tarihe geçmesini sağlayan üçlüğündeyse Rondo'nun savunmadaki ve hücumdaki hareketlerine dikkat ediniz, takım arkadaşlarına ne kadar hakim. Allen hakkında zaten gerekli açıklamaları Can burada yaptı.

Haier Shooting Stars Kadroları

Posted by YalınCocuk

type='html'>Bu sene Horse'un da olmayacağını düşünürsek kadrolarının açıklanması beklenen son yarışma buydu. Geçen sezonun son şampiyonu Texas ekibi yine Dirk Nowitzki, Becky Hammon ve Kenny Smith ile şampiyon ünvanını korumaya çalışacaklar. Los Angeles takımı Pau Gasol, Tina Thompson ve Rick Fox ile; Atlanta takımı Al Horford, Coco Miller ve Steve Smith ile; Chicago da Taj Gibson, Cathrine Kraayveld ve Steve Kerr üçlüsüyle Texas ekibinin elinden şampiyonluğu almaya çalışacak diğer ekipler.

Ancak yine şampiyonluğa en yakın takım olarak Texas ekibi olarak gözüküyor. Dirk Nowitzki gibi her yerden şut sokabilme potansiyeline sahip bir isim var kadrolarında. Fakat bu oyun özellikle orta sahaya yakın yerlerden atılan şutla biraz da şansa bakıyor. Ne kadar ilk beş yeri geçseniz de orta sahada arka arkaya şutu kaçırmaya başlarsanız yarışmayı kazanma şansınız olmuyor. Ancak kadrolara baktığımızda geçen sezon attığı şutla takımını 1.liğe taşıyan Dirk Nowitzki'nin yine o şutu atmaya en yakın isim olduğunu söyleyebiliriz. Bunun yanında Chicago takımınından da bir süpriz bekliyorum.

11 Şubat Programı

Posted by YalınCocuk

type='html'>12 Şubat Cumartesi 02:00 / San Antonio Spurs - Philadelphia 76'ers
12 Şubat Cumartesi 02:00 / Portland Trail Blazers - Toronto Raptors
12 Şubat Cumartesi 02:00 / New Jersey Nets - Charlotte Bobcats
12 Şubat Cumartesi 02:00 (NBA TV) / New Orleans Hornets - Orlando Magic
12 Şubat Cumartesi 02:00 / Minnesota Timberwolves - Indiana Pacers
12 Şubat Cumartesi 02:30 / Miami Heat - Detroit Pistons
12 Şubat Cumartesi 02:30 / Los Angeles Clippers - Cleveland Cavaliers
12 Şubat Cumartesi 03:00 (NTV) / Los Angeles Lakers - New York Knicks
12 Şubat Cumartesi 03:00 / Milwaukee Bucks - Memphis Grizzlies
12 Şubat Cumartesi 05:30 / Phoenix Suns - Utah Jazz

Los Angeles takımlarının Grammy deplasman turneleri devam ediyor. Clippers'ı izlemesi son derece eğlenceli olsa da, deplasmanda çok kötü oynuyorlar ve Cavaliers'a uzun süre sonra ilk galibiyeti hediye edebilirler. Söylemedi demeyin. Lakers-Knicks, Suns-Jazz ve biraz da Hornets-Magic haricinde ya güç dengesi olmayan ya da kalitesiz mücadeleler var... Neyse ki güzel maçlardan ikisi NBA TV ve NTV'de. Orada da Okafor sağlıklı olsa daha iyi bir maç izlerdik herhalde. 23 sene sonra ilk kez Sloan'suz bir maça çıkacak olan Utah'ta, Energy Solutions'ı dolduran ateşli taraftarlar Deron'a tepki verecek mi bunu merakla bekliyorum...

Yeme Bizi Miller

Posted by YalınCocuk

type='html'>Öncelikle okumayanlar için Can'ın hazırladığı güzel yazıyıyı tavsiye edip konuya öyle geçelim.

"Çok mutluyum, çünkü o gerçekten iyi biri. Son derece saygılı ve iyi bir aile babası. Onun adına heyecanlıyım. Bu basketbol için müthiş bir olay." Bu sözler dün gece Lakers karşısında ligin en fazla üç sayı isabeti bulan oyuncusu olan Ray Allen'a, bu ünvanın eski sahibi Reggie Miller'dan. Miller'ın söyledikleri gerçekten takdir edilesi. Gösterdiği olgunluk son derece hoş. Belli ki kendini çok iyi hazırlamış rekorun kırılması ihtimaline. Sonuçta birden bire gelip kırmadı Allen rekoru. Gün gün bir adım daha yaklaşıyordu ve nihayet dün gece başardı.

Bu açıdan hiçbir sorun yok, Miller'ın açıklamaları tam da olması gerektiği gibi. Ama olayın bir de diğer boyutu var. Şöyle bir empati kurunca insan anlıyor Miller adına durumun ne kadar zor olduğunu ve kendisinin aslında ne kadar büyük bir olgunluk gösterdiğini. Düşünün; Kariyeriniz boyunca 2500 üçlük isabeti buluyorsunuz ve bu rekoru kırdığınızda aktif oyunculardan en yakınının 1000 küsur isabet önündesiniz. Ama bir adam çıkıp siz basketbolu bıraktıktan 5 sene gibi kısa bir süre sonra sizi geçiveriyor. Hem de NBA tarihinin önemli bir istatistik kategorisinde. Dışı seni içi beni yakar derler ya Miller'ın durumu o şekilde olsa gerek bu aralar.

26'da Durduk

Posted by YalınCocuk

type='html'>Biliyorsunuz Cavaliers ile beraber sayıyorduk ancak dün Cavs taraftarlarının haftalardır süren gergin ve umutlu bekleyişi nihayet sona erdi. Deplasmanda, evine göre çok daha dağınık olan Clippers'ı konuk ettiler ve uzatmada da olsa 126-119 yenmeyi başardılar. Zaten bu yüzden dün programı yazarken Clippers'ın yenilme ihtimalinin hiç de az olmadığına değinmiştim...

26 maçlık çile sona erdi. Son kazandıkları Knicks maçı da uzatmaya gitmişti. Hatta iki maç arasındaki tek benzerlik bu da değil. Hem bugün hem geçen sefer, maçı uzatmaya taşıyan basketi atan isim Mo Williams'dı. 10 kusür maçlık sakatlığının ardından dönen Mo, takıma müthiş bir enerji ve yaratıcılık getirdi. İyi oyucudur, kötü oyucudur, şımarıktır, tartışılır ama ortada tartışılmayacak bir şey var, o da bu adamın özellikle LeBron'suz Cavs için inanılmaz önemli olduğu. Ayrıca maçla ilgili Baron Davis'in maçı kazandıracak turnikesini bloklayan Hickson'a da bir değinmek lazım. Müthiş bir takipçilik ve hırsla gelip, bloğu çok yukarıda yaptı ve uzatmaları hediye etti Cavs'e. Onun da payı büyük bu galibiyette.

Ben sezon başlamadan önce Dan Gilbert'ın yazdığı abuk mektuptan sonra Cavs'e ciddi anlamda gıcık olmaya başlamıştım ama oyunculara da üzülmüyor değildim. İyi oldu bu galibiyet, zaten tarihe geçtiler daha fazla başaracakları(!) birşey kalmamıştı...

Son olarak Cavaliers'ın son galibiyetini aldığından bu yana nelerin değiştiğini yazalım:
- Sene 2011 oldu.
- Galatasaray stadını değiştirdi.
- Sloan Jazz'dan ayrıldı.
- Mübarek istifa etti.

Kobe İtalya'ya Gider mi?

Posted by YalınCocuk

type='html'>Bildiğiniz gibi NBA gelecek sezon için büyük bir lokavt tehditi altında. Gelecek sezon çok büyük bir ihtimalle sezon geç başlayacak. Daha önce 98/99 sezonunda oyuncular birliği ile NBA yönetimi arasında böyle bir anlaşmazlık olmuştu ve o sezon ancak 5 Şubat 1999'da başlayabilmişti. Şimdi NBA yine aynı tehlikeyle karşı karşıya kalmış durumda. Peki bunun Kobe'nin İtalya'ya gidip gitmemesiyle alakası ne? Hemen açıklıyorum: Dün ismini vermek istemeyen Lakers oyuncusu, Kobe'nin bu lokavt süresince çocukluğunun geçtiği İtalya'da forma giyebileceğinden bahsetmiş.

Kobe babasının basketbol kariyerinden dolayı çocukluğunu İtalya'da geçirdi ve kendisinden bu zamana kadar "Kariyerimin sonunda İtalya'da oynayabilirim" tarzı açıklamalar duyduk. Hatta kendisinin İtalyancaya oldukça hakim olduğu da biliniyor. Ancak Kobe'nin en az daha 2-3 sene üst düzey NBA'de oynayabileceğini düşünürsek İtalya'da oynama süresinin şimdilik lokavt süresiyle kısıtlı kalabileceğini söylemek zor değil. Ancak burada lokavt süresinin sezondan ne kadar çalacağı da önemli, oyuncular birliğiyle NBA yönetiminin Ekim-Kasım civarı anlaşması durumunda Kobe'nin İtalya'ya gitmeyeceğini de söyleyebiliriz. Bu arada Knicks'in İtalyan forveti Gallinari'de esprili bir dille Kobe'nin İtalya'ya gitmesi durumunda kendisininde Kobe ile birlikte gideceğini söylemiş.

NOT: Yukarıdaki fotoğraf Kobe'nin İtalya'da geçen çocukluk günlerinden, sol tarafta elinde top olan ufaklık kendisi.

NBA'de Bugün - 11.02.2011

Posted by YalınCocuk

type='html'>

Lakers 113 - Knicks 96
Uzun süreli bir deplasman turnesinde bulunan Lakers zorlu deplasmanlardan bir bir galibiyetle dönmeyi başarıyor. Celtics gibi zorlu bir mücadelenin ardından back-to-back maçında Knicks'e konuk olan Lakers buradada rakibi susturmayı başaran taraf oldu. Bu sezon özellikle b2b maçlarında gösterdiği başarılı performansla dikkat çeken Lakers'ın maç içinde gösterilen istatistiğe göre sadece 1 yenilgisi var. Kobe Bryant'ın 29 dakikada 33 sayı-10 ribaundluk performansı takımını galibiyete taşırken benchten de 44 sayılık katkı almayı bildi Lakers. Maçın genelini geride seyreden taraf olan Knicks'te parlaması beklenen isim Amare takımında yine dikkat çeken isim olmasına rağmen beklenenin altında kaldı. 24 sayı-10 ribaund üreten Amare'nin yaptığı 6 top kaybı performansına gölge düşürecek cinsten.

Suns 95 - Jazz 83
23 yıl aradan sonra ilk kez Sloan olmadan bir maça çıkan Utah Jazz tel tel döküldüğü maçta Suns'a mağlup olmaktan kurtulamadı. Maçı izlemedim ancak oyuncuların aldığı dakikalara bakınca yeni koçun oyuncu değişikliği yapma konusunda sıkıntı yaşadığı ortada. Neredese tüm maçı aynı beşle götürmüş ve gereğinden fazla dakika almış beş oyuncu. Play-off yarışında önemli bir galibiyete imza atan Phoenix'te 18 sayı-10 asist ile oynayan Nash takımını galibiyete taşıyan isim oldu. Karşı tarafta ise Deron Williams son dönemde gündemin en çok konuştuğu guard olarak dikkat çekiyor ki belki de kariyeri boyunca Sloan'un kariyerini sonlandıran adam olarak lanse edilecek. Deron dün gece 19 sayı-14 asist-8 ribaund ile oynarken pota altında bu maç oldukça önemli olan Jefferson'un 2/14 şut isabetiyle oynaması mağlubiyeti getiren faktörlerdendi.

Spurs 71 - Sixers 77
Dokuz maçlık uzun süren bir deplasman sürecinde bulunan San Antonio Spurs'un dört maçlık galibiyet serisi Sixers karşısında sürpriz bir şekilde sonlandı. Play-off için oldukça iddialı olan Sixers evinde lig liderini de devirerek önemli bir sükse yapmış oldu. San Antonio'ya karşı galibiyet elde eden Sixers bunu bulduğu bol skorla değil savunma odaklı performansıyla elde etti. Spurs'ü 71'de tutarak maç kazanmak oldukça önemli olan bir istatistik. Holiday 27 sayıyla önemli bir performansa imza atarken, Spurs cephesinde ise 16 sayı-13 ribaund ile bu kısır maçta Duncan dikkat çeken isim oldu. Ginobili-Parker-Jefferson üçlüsünün toplamda 6/28 isabetle oynamaları Spurs için yenilgiyi getiren etmenlerden biri oldu.

Heat 106 - Pistons 92
Miami Heat zorlu Pistons deplasmanından rahat bir galibiyetle dönmeyi başardı. Maç boyunca rakibine skor üstünlüğünü vermeyen bir ara farkı da 25'lere çıkartan Heat takım olarak iyi performans sergiledi ve galibiyete ulaştı. Miami'de ilk beşin tamamının çift haneli skor üretmesi dikkat çeken noktalardan biri oldu. Hızlı hücumlardan da bolca faydalandı Miami'ki 30'a yakın skoru rakibinin hazırlıksız olarak savunmaya döndüğü dönemlerde buldu. Wade 24 sayı-8 ribaund-7 asist ile takımının en etkili ismi olurken, James ve Bosh'da double-double yaparak galibiyete katkı sağladılar. Maç boyu fazla üç sayılık denemesinde bulunan Pistons'un yayın gerisindeki kötü yüzdesi mağlubiyeti getiren faktörlerden biri olarak dikkat çekti. Heat böylece Celtics'in bir galibiyet önüne geçerek Doğu'nun yeni lideri olmayı başardı. Pazar günü TD Garden'a gidecek olan Miami bu avantajını korumaya çalışan taraf olacak.

Hornets 99 - Magic 93
En son Nets karşısında aldığı yenilginin ardından kötü gidişinden dem vurduğumuz Hornets sürpriz sayılabilecek bir galibiyet çıkardı Orlando deplasmanından. Çok çekişmeli, heyecanlı ve hırslı bir mücadele vardı dün parke üzerinde ve bu maçın heyecanını da arttırdı. Galibiyeti getiren performans sürpriz bir şekilde Green'den geldi. Sezonun en yüksek rakamına ulaşan Green 24 sayıyla takımını galibiyete taşırken, West ise 17 sayı-17 ribaund ile dikkat çekti. Orlando'da Howard 20 sayı-17 ribaund üretmiş olsa da maçın son 20 dakikasında yalnızca 2 sayısının olması, maçın kritik anlarında skora etki gösterememesi onun performansında bir soru işareti bırakıyor. Hidayet ise 16 sayı-6 ribaund-5 asist ile maçı tamamladı. Bu sezon kendi sahasındaki maçı da kazanmayı başaran Hornets normal sezonda Magic'e maç vermemiş oldu böylece.

Blazers 102 - Raptors 96
Lige çoktan havlu atan Raptors evinde play-off savaşı veren Blazers'a karşı başarılı bir performans sergilese de nefesi son anlara yetmedi. Portland'ın bıçak sırtında bulunan play-off yarışı halen devam etmekte. Portland adına dikkat çeken noktalardan biri de All-Star'a seçilmeyen Aldridge'in son dönemdeki muhteşem performansları. Takımını tek başına play-off potasında tutmayı başaran ve elini taşın altına sokmaktan hiç çekinmeyen Aldridge dün gece Raptors karşısında 37 sayı-10 ribaund ile oynayarak takımını galibiyete taşıyan isimdi. Fernandez ise benchten gelerek 23 sayılık katkı sağladı galibiyete. Raptors'un Aldridge'i olan İtalyan Bargnani'de 29 sayılık bir performansa imza attı.

Bucks 86 - Grizzlies 89
Dün akşamın en önemli maçlarından biri de buydu pek dikkat çekmese bile. İki tarafında konferanslarında play-off kovaladığı ve birbirleriyle karşılaştığı maçta bol bol git gel izledik ancak maç sonunu daha iyi oynayan Memphis, Portland'ın ensesinde kalmaya devam etmeyi bildi. Yenilgiyle beraber Bucks'un play-off ümitleri de hafiften yok olmaya başladı ki aradaki fark Pacers ise 3.5 maça çıktı. Zach Rnadolph'un da oynamadığı maçı kazanmak Memphis adına oldukça önemli olmuştur şüphesiz. Conley 23 sayı-8 asist-5 ribaund ile takımını galibiyete götüren performansı sergilerken Gay ise 14 sayı-10 ribaund ile double-double yaptı. Jason Williams'ın ise Grizzlies'e geri döndüş yaptığı maç olarak kayıtlara geçti dün geceki maç. Milwaukee cephesine bakacak olursak Maggette 22 sayı ile takımının en skoreri olurken, Ersan 2 sayı-6 ribaund ile aldığı dakika oranı ile kötü bir maç geçirdi.

Clippers 119 - Cavaliers 126
Eheh Clippers... Hani fikstüre bakınca tahmin etmeliydik Clippers'a karşı maç kazanabileceklerini. Neden mi? Çünkü rakip LA Clippers. Galibiyet için Mo Williams'ın sahalara dönüşü mü bekleniyordu bilemiyorum ama seyircisiyle oyuncusuyla inanmış bütünleşmiş bir takım vardı. 26 maç aradan sonra galip gelmeyi başardı uzatma sonunda Cleveland. Yenilgi serisi boyunca skorer oyunuyla dikkat çeken Jamison dün gece 35 sayı buldu ve bu takımına galibiyeti getiren performanslardan biri olarak kayıtlara geçti. Griffin karşısında Hickson'da 27 sayı-14 ribaund-4 blok ile müthiş bir performans sergiledi. Clippers'ın All-Star ismi Griffin 32 sayı-13 ribaund üretirken formda isimler Davis ve Foye'da skorer oyunlarıyla dikkat çekmelerine rağmen galibiyeti getiremediler.

Wolves 105 - Pacers 116
Yeni koçuyla çıktığı 6 maçta 5 galibiyet alan Pacers hanesine bir galibiyet daha ekledi. Doğu'da son dönemin en formda takımlarından olan Pacers yakaladığı ani çıkış ile play-off'lara kapak atmak için pusuda olan diğer takımlara göre büyük avantaj yakaladı. Son çeyrek rakibine 15 sayı izni veren ve bu savunma performansı ile galibiyete ulaşan taraf olan Pacers'ta sürpriz bir isim sahne aldı. 19 sayı üreten Jones'un 17 sayısını son çeyrekte kırılma anlarında bulduğunu da eklememiz gerek. Onun yanında Granger'da 19 sayısıyla mücadele etti. Ligin ribaund kralı Love 22 sayı-15 ribaund ile yine başarılı bir performansa imza attı ama bu galibiyeti getirmedi.

Nets 94 - Bobcats 89
Charlotte kendi evinde ağır bir yenilgi aldı Nets karşısında. Indiana'nın çıkışı ve bu geceyi galibiyetle kapatması aradaki maç farkını 2'ye çıkarttı. Nets karşısında yokları oynadı adeta Bobcats ki maç boyu skorda hiç öne geçemediler. Nets'in 5 top kaybına karşılık 13 top kaybı yaparak bu alanda da Nets'in üstünlüğü dikkat çekti. Her şeyi geçiyoruz Lopez'in 31 sayı atması gayet normal ama şu dönemde aldığı 11 ribaund fazlasıyla dikkat çekici oldu. Bobcats cephesinde ise Jackson 21, Wallace ise 20 sayı ile oynadı ancak galibiyete yetmedi. Bu arada Livingston'da etkili performanslarıyla dikkat çekiyor son dönemde.